15 Mayıs 2007 Salı

Dünyanın En Büyülü Şehri, Venedik

Gönderen Niliş'in Dünyası... zaman: 15:06
4 Mayıs Cuma günü sabahın 05:27 sinde istasyondan dışarı attığımız ilk adım bizimde tüm Venedik'e gidip görenler gibi büyülendiğimiz andır. Bu büyüyü üzerimden hala atabilmiş değilim. Günübirlik bir geziyle bu kez de yolumuz ne şanslıyız ki Venedik'e düşmüştü. Daha güneş doğmamıştı biz Venedik St. Lucia'ya vardığımızda...
Güneşin doğarken biz dayanamayıp şehri gezmeye başlamıştık bile. Öyle özlemişim ki deniz kokusunu, nemli havayı hissetmeyi. Sabahın 5i olmasına rağmen, insanlarda yeni günün telaşesi görülebiliyordu. Koşa koşa işine ulaşmaya çalışanlar kendilerini deniz otobüslerine atıyorlardı tıpkı Eminönü'nde kendi memleketimde olduğu gibi.
Öyle mutlu, öyle umutluyduk ki.. Birden hava oyun bozanlık yaptı ve tüm bulutlar yüklerini boşaltmaya başladılar. Olsun yine de herşey güzeldi, yağmurda nedir ki, birazdan diner zaten, güneşte parlayacak şimdi... Ve çok tanıdık bir manzara.. Nereye baksak şemsiye satan işportacılar... Aldı mı bizi bir gülme krizi! Bir adet şemsiyenin 5 euro olduğunu öğrenişimizle farklı bir krize giriyoruz orada. Meğer Venedik pek yağış alan bir şehirmiş ve tabii yerli halk azınlıkta turistler çoğunlukta olunca ister istemez fırsatçılara gün doğuyor. Kafamızı kaldırıp o an birde bakıyoruz ki, inanılmaz bir manzara.. Her yer ve herkes rengarenk şemsiyeleriyle.. Bizde katılıyoruz hiç vakit kaybetmeden o kalabalığa..
İnanılmaz bir şehir.. Her yer sular altında, evlerin kapıları suya açılıyor. Çoğu evin önünde iskelesi var. Zaten Venedik dediğimiz birbirine minik köprülerle bağlı adacıklardan oluşan bir yer. Üniversiteye, okula giderken otobüse değil gondola yada deniz araçlarından herhangi birine binmek gerekiyor.. Ambulanstan polise, zabıtaya kadar herkes ulaşım aracı olarak tekneleri kullanıyor.
Venedik'te yaşanır mı bilemiyorum ancak mutlaka gidip görülmeli, gezilmeli!.. İşte o bahsettiğim gondollarla ilgili birkaç fotoğraf:
Venedik'te herşeyin mutlaka gezilmesi, sindire sindire görülmesi gerek. Anılardan ve hafızalardan silinmemesi gereken ender yerlerden biri.. Gün boyunca aralıksız ve şiddetli yağan yağmurla birlikte ben yinede çok zevk aldım. Gelelim nerelere gittik ve neleri gördük kısmına :)
Grand Kanal, Venedik için en büyük öneme sahip yerlerden birisi. Grand Kanal'ı Venedik'in ana caddesi diye tarif ediyor birçok kaynak. Tabii şehir sularla kaplı olunca, ara sokakların bizim bildiklerimizden çok farklı olduğunu vurgulamaya da ihtiyaç duymuyorum. Gondollar, köprüler, San Marco Meydanı, katedral, kiliseler , Dükler Sarayı ve diğer ihtişamlı binalar.. Venedik'in bitmeyen güzellikleri Grand Kanalda öylesine güzel sergileniyor ki.
Venedik'te daha önce gittiğim birçok şehirde olduğu gibi çok özel kiliselere sahip.. Yolumuzun üzerinde bulunan ve en çok görmek istediğim yerlerden biri olan Rialto Köprüsü kentin en renkli mekanlarından birisi. Rialto Köprüsü'nün en önemli yanı Venedik'in iki yakasını birbirine bağlıyor olması. Köprüde Venedik'e özel anı olarak öneme sahip olabilecek her çeşit şeyi bulmak mümkün. Grand Kanal manzarasıyla alışveriş yapmakta sanırım herkese hitap edecek büyük zevklerden birisi:)
Rialto köprüsünden geçtikten sonra Venedik'te yani aslında İtalya'da pizza yemeden olmaz diye düşünerek kendimize bir dinlenme molası verdik. Ama sonuç çokta tatmin edici değildi. Daha önce de yazdığım gibi.. Bence, İtalyan pizzasının tek sırrı İtalyanların yapıyor olması!
Bir sonra ki durak, San Marco Meydanı. Mutlaka görülmesi gereken yerlerden diye çok duymuştuk. Gerçekten de şu ana dek gördüğüm en ihtişamlı, büyük ve birçok kavramı içe içe barındıran tek yer. Geniş meydan da güvercinleri beslemek mümkün ama benim yaptığım uzaktan onlarla sadece konuşmaya çalışmakta mümkün elbette. Meydanın hemen önünde bulunan Dükler Sarayı öyle görkemliydi ki vaktimiz olsa mutlaka girip dolaşmak isterdik ama bir sonraki sefere inşallah diyorum şimdilik.. Venedik'te hapishane koşulları bile ilginç, deniz manzaralı! İşte hapishanenin fotoğrafı: Günah Köprüsü, Dükler Sarayı ile hapishane arasında inşa edilmiş bir köprü. İsmini de buradan cezaevine giden mahkumların Venedik'e son kez bakmasından almış. Üstelik bir rivayete göre, bu köprüden geçerek cezaevine götürülen mahkumlar kendilerini suya atarak intihar ediyorlarmış.Venedik öyle özel şeylere sahip ki, camdan dekoratif eşya olarak kullanılabilecek çok farklı şeyler yapan yerler olduğu gibi sadece maske yapan ve satan yerler de var.. Çok inanılmaz maskeler gördüm ancak maalesef haklı olarak fotoğraf çekimini yasaklamışlar. Venedik her yıl düzenlenen bir festivale ev sahipliği yapan şehirlerden biri ancak bunun gondollar ve maskeler üzerine özelleşmiş bir yanı var. Festivalde herkes değişik maskeler takıyormuş duyduğum kadarıyla. İşte bu nedenle Venedik bence özellikle festival zamanında görülmeli.. Düşünsenize rengarenk insanlar gondollarda ve o gondollarda masmavi suda yüzüyor, ne muhteşem bir görüntü!

3 yorum:

sam on 19 Haziran 2007 16:21 dedi ki...

En Büyülü şehri bilemem belki ama bildiğim birşey var o da DÜNYANIN EN AŞKI ... Seni ÇOOOK Seviyorum..!!

sam on 19 Haziran 2007 16:31 dedi ki...

hehe komik oldu .. "..EN AŞKI" belkide daha iyi oldu , yazar burada asıl düşüncelerinin miktarını, kişinin hayal gücüne bırakmıştır.. :)

Nilay Erim on 19 Haziran 2007 16:36 dedi ki...

Hayal gücümünde ötesine geçmiş olmaktan mutluluk duyuyorum :) :) :) Hep yanımda OL :)

Yorum Gönder

 

Hayattan minik notlar... Copyright © 2011 Design by Ipietoon Blogger Template | web hosting